Skip to content

Sağlık ve İlaç Hukuku

Sağlık hukuku, sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkını, sağlık hizmetinin uygulayıcısı olan doktorlar, hastaneler ve diğer sağlık çalışanları ile hastalar arasındaki ilişkinin ne şekilde kurulacağını ve toplumsal sağlığın muhafazasını kapsayan hukuk alanıdır.

Sağlık Hukuku Nedir?

Sağlık hukuku, sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkını, sağlık hizmetinin uygulayıcısı olan doktorlar, hastaneler ve diğer sağlık çalışanları ile hastalar arasındaki ilişkinin ne şekilde kurulacağını ve toplumsal sağlığın muhafazasını kapsayan hukuk alanıdır. Sağlık hukuku, birçok farklı hukuk dalı ile etkileşim halinde olan karma bir alandır. Ceza hukuku, medeni hukuk, idare hukuku ve diğer birçok hukuk dalının ilgili bölümlerinin bir araya gelmesiyle sağlık hukuku meydana gelmektedir. Bu nedenle de sağlık hukukunun mevzuatı oldukça geniştir. 

Sağlık hukuku açısından en önemli kavram sağlık hakkıdır. Uluslararası sözleşmelerde insan haklarından biri olarak kabul edilen sağlık hakkı ülkemizde anayasal bir haktır. Sağlık hakkı, kişi kim olursa olsun sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkına ve sağlıklı bir yaşam sürme hakkına sahip olması anlamına gelmektedir. Sağlık hakkının uygulamadaki somut yansımalarından bazıları şunlardır;

  • Bireylerin kişisel özellikleri ve tercihlerinden bağımsız olarak sağlık hizmetinden faydalanabilmesi
  • Bireylerin sağlıkları ve vücutları üzerlerinde tam kontrole sahip olması, kişinin rızası bulunmadıkça başka kişilerin ve kurumların buna müdahalede bulunamaması
  • Sağlık hizmetinin herkesçe ulaşılabilir olması
  • Kişilerin cinsiyetleriyle ilgili ve üremeleriyle ilgili kararlarda özgür olması
  • Kimsenin rızası dışında tıbbi uygulamaya ve deneye maruz bırakılamaması
  • Hiç kimseye şartlar ne olursa olsun işkence uygulanmaması

İlaç Hukuku Nedir?

İlaç hukuku, diğer hukuk dallarına oranla kendine has özellikleri fazla olan ve uzmanlık gerektiren bir alandır. İlaç hammaddelerinin ticareti, ilaç üretimi, ilaç satışı, ilaç ticaretine ilişkin ruhsatlar, ilaç hukukuna ilişkin sözleşmeler gibi iş ve işlemler ilaç hukukunun kapsamında yer almaktadır. İlaçlar toplum sağlığı için çok önemli olmakla birlikte yan etkileri bulunması nedeniyle üretiminden satışına her aşamasında prosedürlere uyulması gereken, belli kuralları bulunan bir üründür. Kurallara uyulmaması halinde ise ciddi yaptırımlarla karşılaşılmasının yanında insan sağlığı için de risk oluşturabilir. Bu nedenle ilaç sektörünün bir parçası olan kişi ve kuruluşların mutlaka ilaç hukuku alanında uzman bir avukattan düzenli olarak danışmanlık hizmeti alması tavsiye edilmektedir.

Malpraktis Nedir?

Malpraktis, daha çok doktor hatası olarak bilinse de aslında doktor, hemşire ve diğer sağlık çalışanlarının tıbbi uygulama esnasında yaptıkları hatalara verilen isimdir. Muayene, tedavi, ameliyat gibi tıbbi uygulamalarda kimi zaman hatalı uygulama ya da ihmaller gerçekleşebilir. Tıbbi müdahalenin hukuka uygun olması için hastadan aydınlatılmış onam alınması, müdahalenin durumun şartları içerisinde gerekli olması, müdahalenin yetkili ve görevli kişi tarafından yapılması ve müdahalenin bilimsel kurallara göre yapılması gerekmektedir. Bu şartlarda eksiklik bulunduğunda tıbbi müdahale hukuka aykırı olacak ve tıbbi malpraktis ortaya çıkacaktır.

Malpraktis nedeniyle zarara uğrayan kişiler sorumlulardan zararının giderilmesini, yani maddi ve manevi tazminat talep edebilmektedir. Malpraktis sonucunda zarar; uzuv kaybı, organlarda hasar ya da vücutta meydana gelen herhangi bir hasar olarak ortaya çıkabilmektedir. Zararın gerçekleşmesi halinde somut olayın özelliklerini göre iş göremezlik tazminatı, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep edilmesi mümkündür. Ancak belirtmek gerekir ki malpraktis davaları oldukça teknik bilgi gerektiren davalardır. Tıbbi müdahalenin hukuka uygunluğu, zararın komplikasyon olup olmadığının belirlenmesi ve kusur oranları tazminat davasında belirleyici olan hususlardır. Ayrıca malpraktisin meydana geldiği hastanenin devlet hastanesi ya da özel hastane olması da yetkili ve görevli mahkeme açısından fark yaratmaktadır. Bu nedenle malpraktis sonucu zarar gören kişilerin bir avukat ile süreci yürütmesi faydalı olacaktır.

Malpraktis, ceza davasının da konusu olabilmektedir. Malpraktis sonucunda taksirle yaralama ya da taksirle öldürme suçu gündeme gelebilir. Bu durumda da soruşturma başlatılabilir ve ardından ceza davası açılabilir. Ceza davası ile tazminat davası birbirinden bağımsız olarak yürütülen iki farklı davadır ve usulleri de büyük oranda farklılık göstermektedir.